Katolik dünyası derin bir yas içinde… Vatikan, 88 yaşındaki Papa Francis’in hayatını kaybettiğini duyurdu. Modern çağın en sıra dışı ruhani liderlerinden biri olarak anılan Papa Francis’in ölümünün ardından İngiliz basını çarpıcı bir iddiayı gündeme taşıdı: Nostradamus, bu ölümü 469 yıl önce öngörmüş olabilir mi?
-
yüzyılda yaşamış Fransız astrolog ve kahin Michel de Nostredame, ya da bilinen adıyla Nostradamus, “Les Propheties” (Kehanetler) adlı eserinde gizemli dizelerle insanlık tarihine dair ürkütücü kehanetlerde bulunmuştu. Bu dörtlüklerden biri, şimdi Papa Francis’in ölümüyle yeniden gündeme geldi:
“Çok yaşlı bir Papanın ölümüyle orta yaşta bir Romalı seçilecek. Onun için makamını zayıflattığı söylenecek. Ama makamında uzun süre oturacak ve önemli bir etkinlik gösterecek...”
Bu ifadelerin, 2025’te hayatını kaybeden ve görev süresi boyunca tartışmalara konu olan Papa Francis ile birebir örtüştüğü öne sürülüyor. Özellikle “makamını zayıflattığı” ifadesi, reformist çizgisiyle muhafazakâr Katolik çevrelerden sert eleştiriler alan Papa’ya bir gönderme olarak yorumlanıyor.
Yeni Papa Şifrelerde Gizli mi?
Dörtlüğün devamında geçen “esmer tenli bir genç” ifadesi, gelecek Papa için de spekülasyonları artırdı. “Kırmızı keseyi teslim alacak olan” bu yeni liderin kim olacağı Vatikan kulislerinde büyük merak uyandırırken, kehanet tutkunları yeni döneme dair işaretleri çözmeye çalışıyor.
Nostradamus’un 2025 Kehanetleri Tüyler Ürpertiyor
Papa'nın ölümü Nostradamus'un 2025 için yaptığı karanlık tahminlerin sadece başlangıcı olabilir. Ünlü kahine göre bu yıl Avrupa büyük bir savaşa sürüklenecek, İngiltere yeniden yıkıcı salgınlar ve iç çatışmalarla boğuşacak. Kehanete göre, “Avrupa topraklarından gelenler İngiltere tahtını kuracak, ama kanatlarında savaş olacak. Krallık hem iç hem dış düşmanlarla sarsılacak.”
Papa Francis: Reformist Bir Figürün Sonu
2013 yılında selefi 16. Benedikt’in istifasıyla göreve gelen Papa Francis, Katolik Kilisesi'nde derin izler bıraktı. Latin Amerika kökenli ilk Papa olan Francis, eşcinsellere ve göçmenlere yönelik açıklamaları, iklim krizi vurgusu ve toplumsal eşitliği savunan çizgisiyle muhafazakâr çevreleri sık sık karşısına aldı. Ancak ölümünün ardından hem destekçileri hem de eleştirmenleri tarafından “tarihi bir figür” olarak anılıyor.