Sözde Ermeni Soykırımı iddiası bu yıl da uluslararası alanda gündeme geldi. Ermenistan’da Başbakanı Nikol Paşinyan’ın “soykırım” stratejisini tartışmaya açması, ABD Başkanı Donald Trump’ın "soykırım" yerine yeniden “Büyük Felaket” (Meds Yeghern) ifadesini tercih etmesi ve Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geleneksel mesajı, bu tarihi olayın hâlâ uluslararası ilişkilerin önemli bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.

ABD'de Değişen Başkanlar, Değişmeyen Denge Politikası

ABD eski başkanı Joe Biden'ın, 2021 yılında göreve gelir gelmez yaptığı ilk açıklamasında “soykırım” ifadesini kullanması gündem olmuş ve bu ifadeyi resmen kullanan ilk ABD Başkanı olmuştu. 2025 yılında yeniden başkan olan Donald Trump’ın söylemi farklılık gösterdi. Trump, önceki başkanlık döneminde olduğu gibi bu yıl da "Meds Yeghern" ifadesini kullandı. Yani soykırım yerine büyük felaket kelimesini kullandı. Bu tercih bilinçli olup diplomatik açıdan "denge siyaseti" olarak yorumlanmaktadır.

Trump’ın açıklamasında dikkat çeken unsur, yaşananları dramatik bir dille anarken, hukuki ve siyasi açıdan bağlayıcı olan “soykırım” tanımından kaçınması. ABD'de güçlü bir Ermeni diasporası olduğunu da hatırladığımızda bu söylem beklentilerinin aksine denge politikası izlendiğini göstermektedir. Başkan Trump'ın geçtiğimiz hafta Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında sarf ettiği: "İyi bir ülke, lideri de iyi." sözleri ve Suriye konusunda gerilen İsrail ve Türkiye hakkında: "Az önce Başbakan'a, Bibi'ye (Binyamin Netanyahu) Türkiye ile bir sorununuz olursa, gerçekten çözebileceğimi düşünüyorum dedim. Biliyorsunuz, Türkiye ve lideriyle çok çok iyi ilişkilerim var, bence çözebiliriz." sözleri Türkiye ile yürüttüğü politikayı göstermektedir.

Ermenistan Tavır Değiştiriyor

Bu yılki 24 Nisan anmaları, Ermenistan içinde büyük bir tartışmanın gölgesinde geçti. Başbakan Nikol Paşinyan’ın, “soykırımın uluslararası alanda tanınmasının” artık dış politika öncelikleri arasında yer almadığını söylemesi muhalefet tarafından büyük bir tepkiye yol açtı. Azerbaycan ile olan savaşın kaybedilmesi ve barış sürecinde tavizler verildiğinin düşünülmesi de bu tepkinin bir sebebiydi. Paşinyan, bu stratejik değişikliğin bölgesel barış ve refah açısından daha önemli olduğuna vurgu yaptı.

Türkiye’nin Duruşu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl da 24 Nisan mesajında "Birinci Dünya Savaşı'nın zorlu koşullarında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla anıyoruz" ifadesini kullandı. Türkiye’nin 1915 olaylarına ilişkin tavrı net: yaşananlar bir tehcir kararıydı ve yaşanan ölümler soykırım olarak nitelendirilemez.

Erdoğan'ın mesajı, hem insani bir anma hem de Türkiye'nin geleneksel duruşunun devamı niteliğinde. Bu mesajda bir değişiklik olmamakla birlikte, Ermenistan'dan gelen açıklamaların Türkiye tarafından not edildiği görülüyor. Zira Paşinyan’ın sözleri, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde diplomatik açılımların önünü açabilecek bir potansiyele sahip.

Trump'tan İran'a savaş tehdidi: "Ya anlaşma, ya savaş!"
Trump'tan İran'a savaş tehdidi: "Ya anlaşma, ya savaş!"
İçeriği Görüntüle

Diasporalar Arasında Propaganda Savaşı

Washington’da Türk-Amerikan toplumu, her yıl olduğu gibi bu yıl da 1915 olaylarına dair Ermeni iddialarını protesto etti. Türk Amerikan Yönlendirme Komitesi (TASC) ve diğer diaspora kuruluşları, hem ASALA’nın şehit ettiği Türk diplomatları andı hem de tarihî anlatının tek taraflı olmadığını vurguladı. Aynı gün Ermeni protestocuların Türk ve Azerbaycan büyükelçilikleri önünden geçmesi ise bu meselenin diaspora düzeyinde hâlâ ne denli sıcak olduğunu gösteriyor.

Yeni Bir Yumuşama Süreci mi Başlıyor?

Bu yılki anma törenleri ve açıklamalar, Paşinyan’ın yeni dış politika vizyonu, ABD'nin tavrı ve Türkiye’nin kararlı duruşu ile yeni bir döneme işaret ediyor olabilir. Paşinyan’ın "geçmişle yüzleşme" yerine “geleceğe odaklanma” çağrısı, Türkiye-Ermenistan ilişkileri açısından fırsatlar sunarken, bu sürecin ne denli sürdürülebilir olacağı, hem iç siyasal dengelere hem de bölgedeki gelişmelere bağlı olacak.