İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği yaratıcılıktır. İletişim kurma becerileri de bu yaratıcılığın ışığında şekillenmiştir. İnsan, var olanı kabul etmekle yetinmeyip kendisini ifade etmek için yeni araçlar üretmiştir. Bu iletişim araçlarından en güçlüsü, haberleşmeyi sağlayan, yayma ve tüketme süreçlerini kapsayan, hepimizin evine konuk olan: Medya.
Medya; gazeteden telefona, televizyondan internete bir sürü aracı hâkimiyeti altına alan bir kavram. Belki de insanlığın kendi eliyle yarattığı en güçlü hükümdar. Günümüzde neredeyse herkesin elinde telefon, evinde televizyon yani istediği her an ulaşabileceği farklı bir kaynak var. Salonunuzda otururken, sahilde güneşlenirken, hiç bitmeyecekmiş gibi görünen upuzun yollarda ilerlerken bile medyanın eşlik edebilecek herhangi bir aracı var. Hem sesiyle hem görüntüsüyle hattâ bazen ikisiyle bile size ulaşabilir. Medyanın varlığı öyle bir benimsenmiştir ki insan ondan gelen her değişikliği kabul etmeye razıdır. Bu da demek oluyor ki farkında olmasak da uzun süre maruz kaldığımız medya araçları algımıza hükmediyor.
Medya Bizi Yetiştiriyor mu?
George Gerbner, 1960 yılında Yetiştirme Teorisi (Cultivation Theory) adıyla bir fikir ortaya atıyor. Bu teori, medyaya uzun süre maruz kalmanın, medya tüketicilerinin dünyayı algılama şeklini ve kendilerine olan davranışlarını nasıl etkilediğini savunuyor. Gerbner’i özetlemek gerekirse, medya bizi yetiştiriyor, başka bir deyişle ebeveynlerin görevini devralıyor.Şöyle diyor Gerbner, hem işitme hem de görme duyumuza hitap eden televizyon ulaşılması çok kolay ve kullanmak için ek çaba gerektirmeyen bir araç dolayısıyla bütün dünyada bilgi yayan ve eğlence sağlayan bir araç olarak yaygınlaştı. Bu araçta Hem gerçeklik hem de kurgu gösteriliyor.
İnsan Zihni Boş Bir Levhadır!
John Locke'a göre, insan zihni doğduğunda boş bir levha gibidir ve tüm bilgileri duyular ve deneyimler aracılığıyla edinir. Bu görüş, empirizm (deneycilik) akımının temel taşlarından biridir. Yani insanlar, doğuştan belirli yeteneklerle değil, çevrelerinin etkisiyle belirli beceri ve alışkanlıklar kazanır.
İşte tam bu noktada medya, özellikle günümüzde oldukça yaygın kullanılan sosyal medya insanları yönlendiren en güçlü etkenlerden biri hâline gelmiştir. Sosyal medya platformları, bireylere sürekli olarak içerik sunarak onların düşüncelerini, davranışlarını ve kararlarını şekillendirmektedir. Algoritmalar aracılığıyla sunulan içerikler, bireyin dünya görüşünü belirli bir çerçeveye sokarken, sosyal medyada geçirilen uzun saatler sonucunda bireyler medya aracılığıyla "yetiştirilmiş" bireyler hâline gelmektedir.
Medya bir haberleşme aracı olmaktan çıkıp insanları yönlendiren, yetiştiren bir sisteme mi dönüştü? Yoksa insanlar medyanın kucağında büyüyerek onun doğrularını mı benimsedi?Bu sorunun cevabı, her bireyin medya ile kurduğu ilişkiye ve eleştirel düşünme yetisine bağlıdır. Ancak kesin olan bir şey var: Medya, insanları evlat edinmiş gibi onları şekillendirmeye devam ediyor.