Dünya

Bakü'deki Türkiye-İsrail görüşmeleri çatışmayı önlemeye yetecek mi?

Türkiye, Suriye'nin yeni hükümetiyle yakın ilişkileri sebebiyle askeri eğitim ve savunma çalışmaları yürüttüğünü belirttiği üslerde İsrail ile adeta karşı karşıya geldi.

Türkiye, Suriye'nin yeni hükümetiyle yakın ilişkileri sebebiyle askeri eğitim ve savunma çalışmaları yürüttüğünü belirttiği üslerde İsrail ile adeta karşı karşıya geldi. Suriye'de Türkiye'ye tahsis edildiği iddia edilen Palmira ve T4 hava üssü, geçtiğimiz haftalarda Gazze'den sonra gözünü Suriye'ye diken İsrail tarafından bombalanmıştı. Bu üslerde herhangi bir Türk vatandaşı olup olmadığı sorusu ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından "can kaybımız yok" şeklinde cevaplanmıştı. İsrail'in işgal ettiği bölgelere ve Şam'a yakınlığıyla bilinen Palmira, iki ülke arasında giderek daha da derinleşen bir krize sahne olurken, Azerbaycan'dan gelen bir teklifle Türkiye ve İsrail'in 'kırmızı çizgilerini' dile getirdiği kritik bir zirve Bakü'de düzenlendi.

Bakü’de Diplomasi Zirvesi: Çatışmasızlık Hattı

Gazze'yi büyük oranda ele geçirdikten sonra gözünü Suriye'ye diken İsrail, Türkiye ile uzun süredir Suriye ekseninde birbirine temkinli yaklaşıyor. İsrail’in, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını “tehdit” olarak görmesi, özellikle Palmira bölgesindeki üs iddialarıyla alevlenmişti. Ancak 10 Nisan 2025’te Azerbaycan’da gerçekleşen görüşme, bu buzları eritme çabası olarak tarihe geçti. Türk medyası, Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamalarına dayanarak, toplantının Suriye’de çatışmaları önlemek için bir “koordinasyon mekanizması” kurma hedefiyle yapıldığını duyurdu. İsrail tarafı ise Başbakan Netanyahu’nun ofisinden gelen açıklamayla, “bölgedeki istikrar ve güvenliği koruma” niyetini vurguladı. Görüşmelere, İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi liderlik ederken, Türkiye’yi üst düzey askeri ve diplomatik isimler temsil etti. Daha önce benzer uygulamaların devrik rejime destek veren Rusya ile Suriye'de yapıldığı da hatırlatıldı.

İsrail’in Sözde 'Kırmızı Çizgisi'

İsrail Ordusu Radyosu’na konuşan bir yetkili, “Suriye’de Türk askeri üsleri, özellikle Palmira’daki herhangi bir hareket, bizim için kırmızı çizgi. Bu, ciddi bir güven ihlali olur” dedi. İsrail Kanal 13 ise daha ileri giderek, “Azerbaycan görüşmeleri, Suriye’nin Türkiye ile İsrail arasında fiilen paylaşılması için bir adım” yorumunu yaptı. Türkiye ise bu iddialara soğukkanlı bir yanıt verdi: “Suriye’deki varlığımız, Şam’ın talebiyle savunma kapasitesini güçlendirmek ve terörle mücadele için. Kimsenin toprağında gözümüz yok!” Türk yetkililer, Türkiye'nin Suriye'deki varlığının savunma kabiliyetini artırmak için olduğunu dile getirirken Palmira’da üs kurma gibi bir planın masada olmadığını, sadece eğitim amaçlı iş birliklerinin masaya yatırıldığını belirtti. 

Azerbaycan’ın Arabulucu Rolü

Bu kritik buluşmada ev sahibi Azerbaycan, oldukça başarılı bir diplomasi trafiği yürüttü. İsrail, resmi açıklamasında, “Bu önemli müzakereleri organize ettiği için Azerbaycan’a ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e minnettarız” dedi. Azerbaycan’ın İsrail Büyükelçisi Mukhtar Mammadov ise Jerusalem Post’a verdiği demeçte, “Türkiye ile çok yakınız, İsrail’in de dostuyuz. İki ülke ilişkilerinin iyileşmesini destekliyoruz” diyerek Bakü’nün iyi niyetini ortaya koydu. İlginç bir detay ise İsrail heyetinin, Türkiye üzerinden geçmek yerine başka bir rotayla Bakü’ye ulaşmasıydı. Bu durum, iki ülke arasındaki hassas dengelerin bir yansıması olarak gündeme geldi. İsrail ile Türkiye arasındaki bir sonraki tur görüşmelerin, 19 Nisan'da sona eren Yahudi Fısıh Bayramı'nın ardından gerçekleşeceği öne sürüldü. Kararın, 10 Nisan'da Bakü'deki toplantıda tarafların bazı konularda mutabakat sağlayamaması sonrasında alındığı belirtiliyor. Bakü, nihai mutabakat için bu diplomasi trafiğine bir süre daha başarılı bir şekilde ev sahibi yapacak gibi görünüyor.

Taraflar Temkinli

İsrailli yetkililer, Bakü’deki ilk tur görüşmelerin “olumlu bir atmosferde” geçtiğini söylese de, temkinli bir iyimserlik hakim. “Süreç daha başında, yol uzun” uyarısı yapan kaynaklar, Suriye’nin karmaşık yapısında uzlaşmanın kolay olmayacağına işaret ediyor. Türkiye, İsrail’in “asılsız suçlamalar” olarak nitelediği sert söylemlerine rağmen diplomasinin kapılarını aralayarak büyük bir başarı gösterdi. Önümüzdeki günlerde devam etmesi beklenen görüşmeler neticesinde, Suriye’de bir çatışmasızlık hattı kurulması durumunda, Türkiye’nin sınır güvenliği sağlanmasının yanı sıra İsrail’in de İran’a karşı pozisyonu güçlenmiş olacak.
Halihazırda Gazze'de devam eden saldırıları ve Suriye'deki ilerleyişi, İsrail'in bölgedeki yayılmacılığının en büyük örneklerinden sayılabilir. Türkiye, Şam hükümetine verdiği desteğin yanı sıra, 911 kilometre uzunlukta bir sınır paylaştığı Suriye üzerinde oldukça büyük bir sorumluluğa sahiptir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da değindiği üzere Suriye'nin huzuru, terörle mücadele ve istikrarlı bir işleyiş noktasında Türkiye için elzemdir. Ancak Palmira gibi hassas noktalardaki dengeler, taraflar arasında uzlaşılarak çözülmesi gereken bir sorun olduğunu da gözler önüne seriyor. Görüşmelere Şam hükümetinin davet edilmemesi ise olası bir anlaşmada Şam'ın taraflara uyacağı bir politika izleyeceğini gösterir nitelikte.

Trump’ın Gölgesinde Bölgesel Dengeler

ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye olan övgüleri ve Netanyahu’ya “makul ol” çağrısı, bu görüşmelerin arka planında yer almaya devam ediyor. Trump’ın, Türkiye ile İsrail arasında bir güvenlik mekanizması kurulmasını desteklediği iddiaları, Washington’un da bu sürece dolaylı yoldan dahil olduğu ihtimalini gündeme getiriyor. Trump'ın Mayıs ayında Türkiye'yi ziyaret edeceği iddiaları gündemi meşgul ederken, ABD'nin bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Öte yandan, Suriye’nin yeni yönetimiyle yakın ilişkiler kuran Türkiye bölgedeki etkisini artırırken, İsrail’in İran odaklı kaygıları masada baskın bir unsur olarak duruyor. Bakü’deki buluşma, sadece iki ülkeyi değil, tüm Orta Doğu’yu etkileyecek bir domino etkisi yaratabilecek minvalde.