Türkiye'nin ekonomi gazetesi olarak bilinen Dünya Gazetesi Yazarı Alp Ulagay, kadınlar voleybol kulüplerine dair önemli bir yazı kaleme aldı. Kulüplerin bütçesinden ve oyuncular üzerinden oluşturulan piyasa değerine değinen Ulagay, 130 milyonluk bir voleybol ekosisteminden bahsedilebileceğini dile getirdi.
20 yıl önceki ekonomik durumla günümüzdeki gelişmeleri kıyaslayan Ulagay'ın yazısı spor dünyasında tartışma başlattı.
İşte Alp Ulagay'ın o yazısı:
130 Milyon Euroluk Voleybol Ekosistemi
Yaklaşık 20 yıl kadar evvel Türkiye’de kadın voleybolunun mali tablosuna el attığımda elbette bugünkü rakamlar söz konusu değildi. O zaman Sultanlar Ligi adı henüz ortada yoktu, milli takımı bir geçiş dönemindeydi, izleyici ilgisi bu kadar büyük değildi. Hatta ligin adı hâlâ ‘Bayanlar Ligi’ydi. Bu bayanlar ligindeki takımların toplam harcaması da aşağı yukarı 10 milyon euroydu.
2007’den sonra Acıbadem’in Fenerbahçe’ye sponsor olmasından sonra işler birden değişti. Acıbadem sponsorluğuyla Fenerbahçe kesenin ağzını açtı ve ünlü Belçikalı koç De Brandt’ın yönetiminde Gamova’lı, Osmokrovic’li, Naz Aydemir’li müthiş bir kadro oluşturdu. Fenerbahçe o sezonu lig şampiyonu ve Şampiyonlar Ligi finalisti olarak tamamlayınca rakipler de kolları sıvadı ve benzer bütçelerle yanıt verdi. Birkaç sezon içinde bütçeler 3-4 milyondan 5-6 milyonlara, sonra da 10 milyon euro sınırına dayandı. Bu sayede yaklaşık beş yıl gibi kısa bir sürede kadınlar liginin toplam ekonomisi 30 milyon euroyu aştı.
Elbette bunun karşılığı sahada alındı. Üç Türk kulübü Vakıfbank, Fenerbahçe ve Eczacıbaşı Şampiyonlar Ligi’ne adeta ambargo koydu. 2011’den itibaren peşi sıra gelen şampiyonluklarla ülke içi rekabeti Avrupa’ya taşıdılar. Zaten son 10 yılda erkeklerin de bu akıma dahil olmasıyla voleybol takımları Avrupa kupalarında toplam 23 kez final oynadılar ve bunların 11’ini kazanmayı başardılar.
Sultanlar Ligi’ne 50 Milyon Euro
Bugün geldiğimiz noktada voleybolun ekosistemi daha da büyümüş durumda. Geçen hafta yaptığım görüşmeler sayesinde Vodafone Sultanlar Ligi’nin üç büyükleri Eczacıbaşı Dynavit, Fenerbahçe Medicana ve Vakıfbank’ın pek bütçe kısıtlaması yapmadan yola devam ettiğini anlıyorum. Belki henüz sona eren sezonda Vakıfbank geçen sezonlara nazaran bir parça daha az harcama yapmış olabilir ama bu üç takımın her biri için söz edilen yıllık bütçe 8-10 milyon euro aralığında.
Keza başaltı gruptaki THY, Zeren, Galatasaray, Kuzeyboru gibi takımlar da ciddi bütçeler ayırıyor. Mesela Zerenspor, geçen yaz Çukurova Belediyespor’un lig haklarını satın alarak hızlı bir giriş yaptı. Kübra Akman, Şeyma Ercan gibi milli oyuncuları da kadrolarına dahil edip iddialı bir takım kurdular. Aksaray takımı Kuzeyboru, son yıllardaki iddiasını korumak için 5 milyon Euro’ya yakın harcama yaptı. Yine Galatasaray’ın kadın voleybolu için yaklaşık 3.5 milyon euro harcamış olduğunu Başkan Yardımcısı Mehmet Cibara’nın ağzından duyduk.
Orta ve alt sıralardaki diğer takımları da hesaba katınca Sultanlar Ligi’nde bir sezonda toplam 50 milyon euroya yakın bir harcama yapıldığını tahmin etmek zor değil. Elbette bir de Türkiye Voleybol Federasyonu’nun bütçesi var. Federasyonun özellikle milli takım sponsorları sayesinde 2025’teki tahmini bütçesi 1 milyar 300 milyon TL’nin üzerinde. Bugünkü kurdan hesaplarsak yaklaşık 32 milyon euro. Hepsini bir araya getirince 130 milyon euroluk bir voleybol ekosisteminden bahsedebiliriz.
Sultanlar Ligi’nde toplam harcamanın bu seviyeye çıkmasının en büyük sebebi elbette oyuncu ücretleri. Son 15 yılda Sultanlar Ligi dünyanın en iyi kadın voleybol liglerinden biri haline gelirken bunun karşılığını oyunculara yansıtmak zorundaydı. Türkiye’de hala dünyanın en iyi voleybolcularından bazıları oynuyor. Ortalama yabancıların sezonluk maaşları 200-300 bin euro bandında.
Futbol ve basketbolun tersine voleybolda daha sıkı bir yabancı oyuncu sınırlaması uygulanıyor. Bu da yerli oyuncuların ücretlerini yukarı doğru çekiyor. 15 kişilik kadroda 10 Türk oyuncuyu ihtiyaç var. Sultanlar Ligi’ndeki ortalama oyuncu ücreti son artışlarla 5 milyon TL’ye varmış durumda. Takımın skor yükünü taşıyan pasör çaprazı mevkiinde oynayan Türk oyuncular kapıyı 6-7 milyon TL’den açıyor. Milli Takım’ın çekirdek kadrosundaki yıldız oyuncuların sezonluk ücretlerinin 15- 20 milyon TL bandında olduğunu biliyoruz. Yani İlkin Aydın, Hande Baladın, Tuğba İvegin gibi smaçörler bu civarda kazanıyor. Dünyanın sosyal medyada en fazla takipçiye sahip voleybolcusu olan Zehra Güneş için 30 milyon TL üstü rakamlar telaffuz edildi. Keza Fenerbahçe kaptanı Eda Erdem de en çok kazananlar arasında.
Yatırım Sürecek
Oyuncu ücretlerindeki ve diğer gider kalemlerindeki artışa karşın Sultanlar Ligi’nde yatırımın devam edeceğine dair haberleri alıyoruz. Zaten ligin üç büyüğünden ikisi şirket takımı. Vakıfbank, Türkiye Varlık Fonu’na ait bir bankanın takımı. 2017’de faaliyete giren kendilerine ait spor salonları ve tesisleri var. Buna karşılık Eczacıbaşı gelecek yıl 60’ıncı yaşını kutlayacak bir özel şirket kulübü ve yöneticilerinin bana aktardığına göre de daha uzun yıllar bu alanda var olacaklar. Belki de bunun bir numaralı kanıtı İstanbul’un Anadolu yakasında, Kartal’da inşaatı bitmek üzere olan 4000 seyirci kapasiteli yeni salonları. Gelecek sezondan itibaren tüm maçlarını bu yeni salonda oynayacaklar.
Fenerbahçe geri kalır mı? Onların da İtalya Milli Takımı’nın pasörü Alessia Orro’yla anlaşmak üzere olduğunu biliyoruz ki sadece transfer bedeli olarak 600 bin euro ödeyecekleri iddia ediliyor. Aynı şekilde Galatasaray gelecek sezon toplam voleybol bütçesini 600 milyon TL’ye çıkaracağını açıkladı.
Şampiyon İstanbul’da Belli Olacak
Avrupa’da kadın voleybolunun en büyük kulüp turnuvasının şampiyonu bu hafta sonu İstanbul’da belli olacak. Ataşehir’deki Ülker Arena’da oynanacak dörtlü final maçlarında üç İtalyan takımına karşın Türkiye’yi Vakıfbank temsil edecek. Cumartesi saat 16’daki ilk yarı finalde Vero Volley Milano’nun rakibi Imoco Conegliano. Saat 19’daki ikinci yarı finaldeyse Vakıfbank’ın rakibi Savino Scandicci olacak. Pazar günü mağluplar üçüncülük maçında, galiplerse saat 19’da finalde karşılaşacak.
Nerede Bu Yayın Geliri?
Voleybol dünyasından kiminle konuşsam bu kadar gidere karşın gelirlerin çok az olmasından yakındı. Hele kadın voleybolu tüm Türkiye’de bu kadar popülerken kulüplerin daha fazla gelir elde etmesi gerekmez mi? Maalesef kazın ayağı öyle değil. Müşterek bahisten gelen cüzi isim hakları dışında dişe dokunur gelirden söz etmek pek mümkün değil. Lig maçlarında bilet fiyatları çoğunlukla sabit. Salon dolsa bile bu gelir kalemi de düşük kalıyor. Şampiyonlar Ligi oynayan takımlara CEV’den aktarılan bir ödül parası var. Ancak, şampiyon ve finalist dışındakilerin payı çok düşük. Ama en ilginci yayın gelirinin olmaması. Lig maçları Youtube üzerinden 100 binler tarafından izlenirken TVF’nin buna bir çözüm bulmaması büyük bir eksiklik. Hal böyle olunca kulüp bütçesinin yüzde 90’ı sponsor gelirine dayanıyor. Burada da sponsorun küsme veya zaten sahibi olduğu kulübü kapatma riski her zaman var.