Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Kiev’de katıldığı “Gönüllüler Koalisyonu” toplantısında, Ankara’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine verdiği destek bir kez daha vurgulanırken, Türkiye’nin barış sürecindeki stratejik konumu uluslararası arenada dikkat çekiyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın desteğiyle 12 Mayıs’ta devreye girmesi beklenen 30 günlük koşulsuz ateşkes, küresel diplomaside yeni bir sayfa açarken, Türkiye’nin gözlemci güç olarak sahada yer alma taahhüdü, çatışmanın seyrini değiştirebilecek bir hamle olarak değerlendiriliyor.

Kremlin’den 30 günlük ateşkes açıklaması: “Müzakereye açığız"
Kremlin’den 30 günlük ateşkes açıklaması: “Müzakereye açığız"
İçeriği Görüntüle

Türkiye’nin Barış Diplomasisi İvme Kazanıyor

Ukrayna’daki savaş, üçüncü yılına girerken milyonlarca insanı etkileyen bir insani krize dönüşmüş durumda. Karadeniz’de güvenli seyrüseferin sağlanması ve enerji altyapısına yönelik saldırıların durdurulması için Mart ayında Suudi Arabistan’da varılan anlaşma, çatışmalara ara verilmesini sağlasa da kalıcı barış için somut adımlar atılması gerekiyor. Bu noktada Türkiye, hem Moskova hem de Kiev ile sürdürdüğü dengeli ilişkilerle, ateşkesin uygulanmasında kilit bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kiev’deki toplantıda, “Türkiye, şartsız bir ateşkesin tesis edilmesi için tüm çabaları destekliyor ve bu sürecin gözlemlenmesi için üzerine düşen görevi üstlenmeye hazır,” diyerek Ankara’nın kararlılığını ortaya koydu. Fidan’ın bu sözleri, Türkiye’nin yalnızca diplomatik bir arabulucu değil, aynı zamanda sahada aktif bir barış gözlemcisi olarak rol almak istediğini gösteriyor. Mart ayında Türk Savunma Bakanlığı’nın, olası bir ateşkes durumunda barış gücüne katkı sağlayabileceği yönündeki açıklaması da bu iradenin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.