Dünya siyaset sahnesinde kartlar bir kez daha karılırken bu kez başrolde ABD Başkanı Donald Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yer alıyor. Beyaz Saray'da Oval Ofis'te bir araya gelen Netanyahu ve Trump, gündeme dair konuları görüştü. O konulardan birisi de Türkiye'nin Suriye'deki artan etkisiydi. Netanyahu, görüşmede Suriye meselesinde Türkiye ile herhangi bir gerilimden kaçınılacağını dile getirirken, Türkiye’nin ABD Başkanı ile sahip olduğu güçlü bağlar dikkat çekti. ‘Türkiye ile karşı karşıya gelmekten nasıl kaçınabileceğimizi masaya yatırdık’ şeklinde konuştu.
“Çok Akıllı, Çok Güçlü!”
Donald Trump, her zamanki dobra üslubunu kullanarak, bu sefer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile anıldı. Erdoğan’ı överken kullandığı “çok akıllı” ve “Suriye’yi 2000 yıldır kimsenin yapamadığı şekilde ele geçirdi” ifadeleri, sadece bir iltifat değil, aynı zamanda ABD’nin yeni dış politika rotasının izlerini taşıyor. Trump, Erdoğan’ın liderliğini ve Türkiye’nin Suriye’deki etkisini yere göğe sığdıramazken, bu sözler Netanyahu’nun yüzüne bir tokat gibi çarpmış gibi görünüyor.
Times of Israel’in haberine göre, Erdoğan, Trump’ı kendi tarafına çekmeyi başarmış durumda ve bu, İsrail’in bölgedeki yalnızlığının giderek derinleşmesine sebep oluyor. Netanyahu, Türkiye’nin Suriye’de artan etkisine dair Trump’ı önermeyi umuyordu. Ancak Trump’ın “Ben Erdoğan’ı severim, o da beni sever” sözleri iki devletin dostluğunun bir kez daha tescili anlamına geliyor. Bu dostluğun, kim için zafer, kim için hezimet olduğu sorusunun cevabı ise İsrail basınında yatıyor. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, yıllardır ABD’nin en sadık müttefiki olmanın avantajını yaşadı. Ancak Trump’ın Erdoğan’a olan bu ani ilgisi, Netanyahu’yu köşeye sıkıştırmış gibi görünüyor. Times of Israel, Netanyahu’nun Trump’ı Türkiye konusunda harekete geçirme çabalarının sonuçsuz kaldığını iddia ediyor. Suriye’de Türkiye’nin artan etkisi, İsrail’in güvenlik kaygılarını zirveye taşırken, Trump’ın “Erdoğan benim dostum” diyerek İsrail’in endişelerini adeta kulak ardı etmesi, Tel Aviv’de şok etkisi yaratıyor. Netanyahu'nun yanı sıra bölgedeki dengeler, Erdoğan’ın Trump üzerindeki bu “gizemli” etkisini kırmakta etkisiz mi kalıyor? Yoksa Trump, İsrail’i gözden mi çıkarıyor? Bu soruların cevapları, Orta Doğu’nun kaynayan kazanında bölgesel dengeleri oldukça değiştirecek nitelikte.İsrailli bir diplomata göre Netanyahu, İsrail’in dış politikasını Trump’a bağladı. Oval Ofis’teki bu durum, İbrani medyası tarafından topa tutuldu. Birçok farklı yorum geldi ancak en öne çıkanı “görüşmenin, planlandığı gibi gitmediği” oldu. İbrani medyasına göre Zelenskiy’nin kamuoyu önünde küçük düşürülmeye çalışılması kadar kötü değildi, ancak ondan pek de bir farkı yoktu. Nitekim İsrail basını, ABD Başkanı Trump'ın Netanyahu'yu "küçük düşürdüğünü" yazdı. Netanyahu, Türkiye’nin Suriye’de artan etkisine dair Trump’ı “uyarmak” istemesinin yanı sıra İsrail ürünlerine uygulanan yüzde 17’lik yeni gümrük vergilerinin hafifletilmesini de istiyordu.Ayrıca İran’ın nükleer tesislerini vurmanın vaktinin geldiğini dile getirmişti. Trump’ın İran ile doğrudan görüşmelerin yapılacağını duyurması ve gümrük vergilerinde değişikliğe gidilmemesi İsrail’in yüzüne tokat gibi çarptı.
"Walla" isimli internet sitesinde Barak Ravid imzasıyla yayınlanan analizde ise, Netanyahu'nun Washington'dan istediğini alamadığı vurgulandı.
Suriye’de Taht Oyunları
Suriye’de Beşar Esad rejiminin çöküşü sonrası Türkiye destekli grupların kontrolü ele alması, Ankara’nın elini güçlendirirken alarma geçen İsrail, Suriye’deki Türk etkisini bir “tehdit” olarak görüyor. Ancak Trump’ın bu durumu bir “başarı öyküsü” olarak duyurması, ABD’nin İsrail’e olan geleneksel desteğini sorgulatan bir kırılma noktası olabilir. Görünen o ki Erdoğan’ın Trump’ı “kendi tarafına çekmesi”, İsrail’in bölgedeki stratejik üstünlüğünü tehlikeye atacak kadar elzem bir değişim.