Moskova’da özellikle Orta Asya kökenli göçmenlere yönelik polis baskınlarında belirgin bir artış yaşanıyor. Son haftalarda çok sayıda kafeye ve iş yerine düzenlenen operasyonlarda, belgeleri eksiksiz olan göçmenlerin dahi şiddet uygulanarak gözaltına alındığı bildiriliyor. Bu gelişmeler, hem insan hakları örgütlerinin hem de göçmenlerin yaşadığı ülkelerin dikkatini çekmiş durumda.

2024 yılında Moskova’da düzenlenen ve 140’tan fazla kişinin yaşamını yitirdiği Crocus City Hall saldırısı sonrası başlayan güvenlik operasyonları, göçmenlere yönelik ayrımcı uygulamalara dönüştü. Özellikle Tacikistan, Kırgızistan ve Özbekistan vatandaşları, saldırıyla bağlantılı oldukları yönündeki varsayımlarla etnik profillemeye maruz kalıyor. Moskova'da yaşanan olaylar, Türkiye’de yaşayan Orta Asya diasporasını da yakından ilgilendiriyor; çünkü birçok kişinin ailesi hâlen Rusya’da çalışıyor.

Peru devlet başkanı: “Peru’yu gerçekten seven bir Papa seçildi”
Peru devlet başkanı: “Peru’yu gerçekten seven bir Papa seçildi”
İçeriği Görüntüle

Human Rights Watch, Mart 2025’te yayımladığı 63 sayfalık raporunda, Rus polisinin Orta Asyalı göçmenlere karşı sistematik biçimde keyfi tutuklamalar, aşağılayıcı muamele ve fiziksel şiddet uyguladığını belgeledi. Göçmenlerin çoğu, sadece dış görünüşleri nedeniyle kontrol noktalarında saatlerce bekletiliyor, iş yerlerinde ise habersiz baskınlarla karşı karşıya kalıyor.

Bu durum yalnızca insani değil, ekonomik sonuçlar da doğuruyor. Rusya’da yaklaşık 6 milyon göçmen işçi bulunuyor ve bu işçiler, başta inşaat ve hizmet sektörleri olmak üzere pek çok alanda kritik görevler üstleniyor. Uzmanlara göre, baskılar nedeniyle bu işgücü azalırsa hem Rus ekonomisi darbe alacak, hem de göçmenlerin ülkelerine gönderdiği döviz akışı sekteye uğrayacak. Bu da Orta Asya ülkelerinde sosyal ve ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir.

Gelişmeler üzerine Tacikistan ve Kırgızistan hükümetleri, vatandaşlarına Rusya’ya seyahat konusunda dikkatli olmaları uyarısında bulundu. Türkiye’de yaşayan göçmenler ve kamuoyu da süreci yakından takip ediyor. Zira Türk dünyasıyla bağları güçlü olan bu ülkelerdeki gelişmeler, Türkiye’nin bölgesel politikaları ve Avrasya’daki dengeler açısından da önem arz ediyor.