Suriye’deki terör saldırılarının ve bölgedeki askeri başarısızlıkların kökenlerine dayanarak, Afrika’daki güvenlik yapısının benzer zayıflıkları ve yapısal eksiklikleri barındırdığı açıkça görülmektedir. Nitekim Suriye’de yaşanan terör saldırıları ve askeri başarısızlıkların izleri, Afrika’nın güvenlik yapısındaki zayıflıkları ortaya koyuyor. Hem Suriye hem de Afrika örneklerinde, yerel orduların yetersizliği, dış aktörlere olan bağımlılık ve devlet kurumlarının güçsüzlüğü gibi unsurlar bölgedeki istikrarsızlığın yegâne temellerindendir. Bu durum, ülkelerin hem iç tehditlere karşı savunmasız kalmasına hem de uzun vadede siyasi ve ekonomik istikrarsızlık yaşamasına neden olmaktadır.
Türk hükümetinin desteklediği Suriye’deki yeni Ahmed el-Şara hükümeti, yakın zamanda eski hükümet ile askeri istikrarsızlıklara sahne olmuştur. Bu durum Türkiye’nin çok sayıda yardımlarının ulaştığı ve askeri destek de sağladığı Sahra-altı Afrika ülkelerinde de benzer dinamiklerle seyretmektedir.
Yerel orduların savaşma konusundaki tereddütleri, yetersiz eğitim ve donanım eksikliği, ülkenin savunma mekanizmasını ciddi şekilde zayıflatmaktadır. Ayrıca, askeri personelin motivasyonunun düşüklüğü, yetersiz maaşlar, kötü lojistik destek ve sürekli yaşanan kayıplar, gençlerin orduya katılımını azaltmakta, bu durum da deneyimli personel eksikliğine neden olmaktadır.
Mali örneğinde görüldüğü üzere, Mali ordusu askerleri, bulduğu her fırsatta savaşmaktan kaçmaya çalışıyor. Üstelik bu durum, Rus askerlerinin birliklerde yer almasıyla veya İHA saldırılarıyla bağımsız bir zeminde seyrediyor. Yerel orduların hazırlanması ve eğitilmesinde de büyük zorluklar yaşanıyor. Son derece sınırlı olan eğitim, kadrolu subay eksikliği nedeniyle sonuçsuz kalıyor.
Ülkede askerliğin itibarında da düşüş yaşanıyor. Gençler, yolsuzluklar yoluyla ailelerine nispeten daha rahat bir hayat sağlayabilecekleri için polis olmaya çalışıyorlar. Bu dönemde askerlerin yetersiz maaşları, mide bulandırıcı iaşeler ve tabii ki sık sık yaşanan kayıplar, askere alım akışını artırmıyor.
Harici müdahalelere duyulan ihtiyaç özelinde, Fransız dış güçlerin desteğine bağımlı kalınması, ulusal ordunun kendi başına yeterli olamadığının göstergesidir. Devlet yapısının bu şekilde dış aktörlerin omuzlarına bırakılması, kriz anlarında etkin ve hızlı müdahale yeteneğini ortadan kaldırarak, ülkenin savunma kapasitesini daha da düşürmektedir.
Militan grupların operasyonel başarıları, özellikle Mali ve Somali örneklerinde, yerel güçlerin zayıflığını gözler önüne sermektedir. Stratejik bölgelerin ele geçirilmesi, devletin sınır ötesi tehditlere karşı ne kadar savunmasız olduğunu ortaya koyarken, sürekli tekrarlanan saldırılar, devlet kurumlarına ve hükümetin meşruiyetine zarar vermektedir. Somali’de, yapısal olarak klana dayalı sistem ve zayıf milli ordu, ülkenin krizlere karşı dirençsiz kalmasına neden olmuş; bu durum, saldırıların ülke genelinde yayılmasına zemin hazırlamıştır.
Bu bağlamda, sürdürülebilir ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanabilmesi için yerel orduların güçlendirilmesi, kapsamlı güvenlik reformlarının uygulanması, modern ekipman ve silah tedariki ile personel eğitim programlarının hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda, dış yardıma olan bağımlılığın azaltılması, ulusal savunma kapasitesinin yerel kaynaklarla güçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Fransa gibi uzun yıllardan beri bölgeyi sömüren ve istikrarsızlaştıran ülkelerin son dönemde bölgeden uzaklaştırılması Sahra altı ülkelerinin istikrara kavuşmasına yetmemiştir. Mali’nin yanı sıra Somali’de yaşanan bir dizi sıkıntılı süreç ülkede darbe girişimine kadar gitmiştir.
Somali'deki Durum Kötüleşiyor
Somali'nin başkenti Mogadişu'da bu hafta cumhurbaşkanlığı konvoyuna düzenlenen bombalı saldırı, Eş-Şebab teröristlerinin daha geniş çaplı saldırılarının sadece bir parçasıydı. Radikal İslamcılar, 20 Şubat'tan bu yana Orta Şabel bölgesindeki askeri hedeflere yönelik bir dizi saldırı başlattı. Saldırının niteliği göz önüne alındığında amaçlarının başkenti kuşatmak ve 2022 yılında hükümet güçlerinin karşı saldırısı sırasında kaybedilen toprakları geri almak olduğu anlaşılıyor.
Güncel Durum
Militanlar esas taarruzlarını Orta Şabel bölgesinde gerçekleştirdiler ve burada önemli başarılar elde ettiler. İlk günlerde ABD hava saldırılarının yoğunlaşmasına rağmen ellerinde tuttukları Seelbaraf şehrini almayı başardılar. Bunun üzerine teröristler, batıdan ilerleyen birliklerle birleşmek amacıyla doğudan taarruza geçti. Böylece Mart ayı başlarında Sil-Balkad şehrini ele geçirmeyi başardılar. ABD ve Türkiye'nin havadan gözlemleme işlemi ve uyarıları yine saldırıyı durdurmaya yetmedi. 20 Mart'ta militanlar birleşerek hükümet güçlerini yarıp geçtiler. Durum o kadar kötüleşti ki, 2006'dan bu yana ilk kez Etiyopya hava kuvvetleri müdahale ederek ilerleyen militan gruplarına saldırdı. Türk İHA'ları da terör örgütlerini tespit etmek amacıyla günlük olarak bölge üzerinde uçuş yapmaya başladı.
Somali ile Etiyopya arasında yaşanan ve kısa süre önce Türkiye’nin arabuluculuğunda çözülen Somaliland krizi sonrası Etiyopya hava kuvvetlerinin Somali’ye destek amaçlı terör gruplarına yönelik askeri operasyonları dikkat çekicidir. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde Külliye’de bir araya gelen her iki ülkenin cumhurbaşkanının barıştırılması bugün bölgedeki istikrar açısından ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Kaldı ki, Türkiye’nin Somali’ye desteği sadece bununla da sınırlı değildir.
Türkiye yurtdışındaki en büyük askeri üssü (TURKSOM Askerî Eğitim Üssü) ‘nü Somali'nin başkenti Mogadişu'da açmıştır. Türkiye bu üs ile Somali ordusuna sadece eğitim vermekle kalmıyor, aynı zamanda ordunun teknik kapasitesini de artırmaya çalışıyor. Özellikle de Türkiye’nin üstün olduğu SİHA teknolojisini de Somali’nin terörle mücadelesinde aktif olarak kullanmasını sağlamaktadır.
Somali ordusu, çok sayıda yabancı askerin gelmesine rağmen ilerleyen militanlara karşı koyamadı. Darbenin büyük kısmını aşiret milisleri ve öz savunma güçleri çekti. Bazı yerlerde ise saldırı ancak onların sayesinde durdurulabildi. Somali toplumu sadece klan yapısına dayalı olarak varlığını sürdüren başarısız bir devlet statüsünde ve nitekim öyle olmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanına Bombalı Saldırı
Radikal İslamcı örgüt Eş-Şebab, geçen hafta Somali'nin başkenti Mogadişu'nun merkezindeki cumhurbaşkanlığı konvoyuna EYP saldırısı düzenledi. Patlama, yol kenarına yerleştirilen bir bombayla gerçekleştirildi.
Şiddetli patlamada çevredeki evler hasar gördü, ilk belirlemelere göre Cumhurbaşkanı yara almadan kurtuldu. Somali lideri, askerlere destek olmak için ön cepheye doğru ilerleme yolundaydı. Bu durum, örgütün 2014'ten bu yana ilk kez bir devlet başkanını öldürme girişimi oldu. Ancak başkente düzenli olarak saldırılar düzenleniyor; neredeyse her altı ayda bir medyada başka bir otele düzenlenen saldırının haberlerini görmekteyiz.
Bu durum ülkedeki cumhurbaşkanının itibarını ve konumunu zedelemenin yanı sıra, yeni bir darbe ihtimalini de kuvvetlendirebilir. Dolayısıyla da Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Sahra altında sağlanmaya çalışılan istikrar büyük bir darbe alabilir, Türkiye’nin yakın dostu Somali Cumhurbaşkanı görevinden uzaklaştırılarak ülke bir kaosa sürüklenebilir.