Yerdeki kadın şahsı gördüm. Yanına gittim. Yaşıyordu. İyi olup olmadığını sordum. Nefes almakta zorlandığını söyledi. Bir süre sonra ambulans geldi. Ben ise polisi bekledim. Kazazede çarpma sırasında benim önümde değildi. Benim aracımın önünde olsa onu fark ederdim” dedi. Anadolu 69. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık Hasan Furkan Çolak tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, müşteki baba Mahmut Çamlı ve taraf avukatları ise duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşmada savunmasını yapan sanık Hasan Furkan Çolak, “Ben birljistik firmasında Tır şoförü olarak çalışmaktaydım. Olay tarihinde sabah saat: 08.30 sularında evimden işe gitmek için dorse çekicisi ile yola çıktım. Cumhuriyet Bulvarı üzerinden 400-450metre kadar sağ şeritten seyrimi sürdürürken, sol şerite geçerek Osmanlı Bulvarı’na giriş yaptım. Osmanlı Bulvarı 3 şeritten oluşan bir yoldur. En sağ şeritte park halinde araçlar vardı. Orta şeritte ise seyir halinde araçlar vardı. Ben en soldan göbekten
dönüş sağladım. Orta şeritte seyir eden araçların üzerine gelmemek için sol şeritten Osmanlı Bulvarı’na giriş yaptım. Seyrimi sürdürürken bir kaç kez sağ şeride geçmek istedim. Sağ şeritteki araçlar hareket halinde olduğu için boşluk bulamıyordum. Seyrimi sol şeritte sürdürmeye devam ettim. Kısa bir süre sonra otoban yoluna döneceğim için seyrimi sol şeritte sürdürdüm. Atlantis kavşağı denilen yerde bir kaç yolcu minibüsüne ve araca yol verdikten sonra önümdeki araçların hareket etmesiyle bende yoluma devam ettim. Döner kavşaktan çıktıktan 40-50 metre sonra sola dönecektim. Önümde trafik lambaları vardı. Kırmızı yanıyordu. Kırmızı ışıkta bekleyen araçlar da vardı.
Ben kırmızı ışıkta bekleyen araçların arkasında durdum. Kısa bir süre sonra yeşil yanınca ayna kontrolümü yaptıktan sonra önümdeki araçlarla birlikte hareket ettim. Takip mesafemi korudum. O sırada arkamdan seyir eden araç bana korna çaldı. Sağ aynaya baktım, bir cisim gördüm. Elektrikli scoter olduğunu öncelikle fark edemedim. Ancak hemen durdum. Aracımdan indim. Yerdeki kadın
şahsı gördüm. Yanına gittim. Yaşıyordu. İyi olup olmadığını sordum. Nefes almakta zorlandığını söyledi. Orada bulunan kişilere ambulans çağrılıp çağrılmadığını sordum. ‘Çağrıldı’ dediler. Bir süre sonra ambulans geldi. Ambulans şoförü, kazazedenin yakında bulunan bir özel hastaneye götürüleceğini söyledi.
Ambulans yola çıktı. Ben ise polisi bekledim. Kazazede çarpma sırasında benim önümde değildi. Benim aracımın önünde olsa onu fark ederdim. Kaza önlenebilirdi. Ben sola döneceğim için kaza öncesi sol şeritteydim. Benim aracımda kamera sistemi yoktu. Bilirkişi raporunda aracın kör nokta sisteminin olmadığı belirtilmiştir. Olayı bu anlattığım şekliyle sınırlı olarak kabul ediyorum. Tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum” dedi.
“KIZIMLA KONUŞMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Baba Mahmut Çamlı, "Kızımın vefatına sebebiyet olan sanığın trafiğe girmemesi gereken saate trafiğe girdiği, durmaması gereken şeritte durduğu ve mevcut hız limitini aştığı, ayrıca arkadan yaklaşma mesafesini ihlal ederek çarptığı, mevcut bilirkişi raporunda sabittir. Dolayısıyla raporun sonunda asli kusurlu olarak addedilmiştir. Kızım Ecem Sultan Çamlı'nın olay yerine nasıl gelmek zorunda kaldığı tam olarak bilinmediği halde, kızım olay sonucu bedelini hayatı ile ödemiş ve başlangıç noktasını göremediğimiz bu olayda tali kusurlu olarak suçlanmıştır. Kızım Ecem Sultan'a yükletilen tali kusuru da kabul etmiyoruz. Aynı zamanda sanığın bütün bu kuralları bilmesine
rağmen kuralları çiğneyerek birinin ölümüne sebep olmasının taksirli bir suç olmasını kabul etmiyorum. Bu kadar kural çiğneyen birinin taksirli bir suçtan yargılanmasını kabul etmiyorum. Kızımın vefat ettiği hastanede kan tahlili yapıldığında alkol ve uyarıcı madde kullanmadığı tespiti yapılmış. Sanığın aynı testlere tabi tutulmadığı, dolayısıyla uyuşturucu ve uyarıcı maddenin geriye dönük olarak 3 ay içerisinde tespit olanağı varken emniyet ve savcılık bu durumu göz ardı etmiştir. Kızımın son görüntüsü, TIR'ın arkasında yerde yatarken çekilen görüntüdür.
Ayrıca olayda yarım metre mesafe ile takip ederken mesafeyi kapattığı, kızımın sarsıldığı, sonra kızımı sürüklediği bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi 43 metre sürüklendiği ve direndiği, sonrasında Tır’ın ısrarla ezmek istemesi karşısında dayanamamıştır. Bu kanıya varma sebebim, sürekli karşıdaki ve yandaki araçların korna çalması, arkasındaki ve yanındaki araçların 20-25 metre mesafe geride kalarak kazanın olacağını anlamaları ve algılamalarıdır.
Aynı zamanda Hasan Furkan Çolak'ın kazadan önceki kavşakta ışıkta durduğu yönündeki ifadesi doğru değildir. Zira orada akıllıkavşak vardır ve bilirkişi raporunda sürekli sol şeritte olduğu belirtilmektedir. Sanık, olaydan sonra yerde yatan kızıma durumu sorduğunu, kızımın da sanığa yanıt verdiğini ve konuştuğunu iddia etmiştir. Oysa hastane kayıtlarına göre kızımın olay sonrasında soluk borusu patlamıştır. Kızımın, sanığın sorusuna yanıt vermesi, onunla konuşması mümkün değildir” dedi. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.